joi, 30 aprilie 2009



“I regard the theatre as the greatest of all art forms, the most immediate way in which a human being can share with another the sense of what it is to be a human being.”


Oscar Wilde




“The actor should be able to create the universe in the palm of his hand.”

Sir Laurence Olivier


“I don't know what is better than the work that is given to the actor - to teach the human heart the knowledge of itself.”


Sir Laurence Olivier



“I should be soaring away with my head tilted slightly toward the gods, feeding on the caviar of Shakespeare. An actor must act.”


Sir Laurence Olivier



These our actors,
As I foretold you, were all spirits, and
Are melted into air, into thin air;
And, like the baseless fabric of this vision,
The cloud-capped towers, the gorgeous palaces,
The solemn temples, the great globe itself,
Yea, all which it inherit, shall dissolve;
And, like this insubstantial pageant faded,
Leave not a rack behind. We are such stuff
As dreams are made on, and our little life
Is rounded with a sleep.


( W. Shakespeare,The Tempest IV.i.148–158)

photos : Giancarlo Bella

thank you Giancarlo!

miercuri, 15 aprilie 2009


Shakespeare'in Gücündendir





















Oyunla ilgili bilgiler:

24 Nisan 2009 Cuma saat 20.30’da
25 Nisan 2009 Cumartesi saat 18.00’de
26 Nisan 2009 Pazar saat 18.00’de

OYUNUN PREMİERİ yapılacaktır.


Her Çarşamba saat 20.30’da
Her Pazar saat 18.00’de oynanacaktır.

Bilet Fiyatı: 15 TL olup bir yerli içki fiyata dahildir.

Not: Sınırlı sayıda yer olduğu için önceden rezervasyon yapılması önerilir.

Rezervasyon tel: 90 212 245 20 11
243 89 63

Mekan: PERİPETİE BİSTRO
İstiklal Caddesi Küçükparmakkapı Sok. No: 34 (12c) Beyoğlu / İstanbul

Görüşlerinizi bizimle paylaşmaktan çekinmeyin: poweredbyshakespeare@gmail.com









Trajedi soytarıların ağzında ne ölçüde komediye dönüşebilir?Soytarılar gölgesizlere ışık verebilir mi?

Oyuncular:

Bihter Altay (Türkiye)

Tiziana Maria Guarneri (İtalya)

Emre Saka(Türkiye)>

Sanat tasarımı: Marie Julie Peters Desteract (Fransa)

Dramaturg: Habibe Güngör (Türkiye)

Yönetmen: Dorina Maria Harangus (Romanya)





















Polonyalı Jan Kott’un “Çağdaşımız Shakespeare” kitabının yayınlanmasından bu yana, tiyatro insanları Shakespeare’in gerçekten çağdaşımız olup olmadığını sorgulamaktan bir an vazgeçmediler. Bazıları onu çağdaşımız olarak kabul ederken bazıları bu görüşü paylaşmadı. Kimileri ise onun güncel görünen pek çok yazardan daha güncel olduğunu düşündü.
Tiyatro anın sanatıdır ve bu yüzden bir oyun ancak oyuncularıyla güncel kalabilir. Her oyunda oyuncular günlük yaşamdan ve toplumdan etkilenirler. Seyirci yalnız metin yoluyla değil duygusal yönden de oyunla ilişki kurar ve bu da seyircinin gündelik yaşamıyla etkileşim içindedir. Shakespeare toplumdaki her birey ve oyuncuyla günceldir. Gayet basit: Tiyatro bir aynadır. Shakespeare öyle demişti.
Size güçten bahsedeceğiz, Shakespeare de ondan bahseder. Sorun güç olunca tarih boyunca pek bir şey değişmiş sayılmaz; belki yalnızca kullanılan “oyuncular” ve “araçlar”… Maalesef tarihin döngüsünde hiçbir şey değişemiyor.
“Ne zaman tarih tekerrür eder, trajedi komediye dönüşür.”
Oscar Wilde

Biz de oyunumuzda, güç için savaşan üç önemli Shkespeare karekterini (Macbeth, Richard III ve Hamlet) ve bu karakterlerle ilgili bazı sahneleri seçtik. Aşağıda bu üç karakterin kısa öyküsünü size sunuyoruz.


OYUNLA İLGİLİ ÖNBİLGİLENDİRME:




Glamis Beyi Macbeth ve Banqouo, savaştan zaferle dönerken yolda yağmurlu ve gök gürültülü bir havada üç cadıyla karşılaşırlar. Cadılar Macbeth’e kral olacağını Banqouo’ya ise kendisinin değil ama çocuklarının kral olacağını söyler. Cadıların gelecekle ilgi sözlerinden Macbeth önce irkilir, sonrasında ise umut beslemeye başlar. Krallık tacını kaderin bağışlayacağı zamanı beklemekle Kral Duncan’ı öldürmek arasındaki geliş gidişler benliğinde bir çatışmaya dönerek ona işkence etmektedir adeta. Macbeth karısına cadılarla karşılaştığını ve onların kehanetlerini anlatan bir mektup gönderir. Macbeth’den farklı olarak Lady Macbeth mektubu okuyunca kocasını kral yapmakta kesin kararını anında verir ve planlar yapar. Geceyi kendi şatolarında geçiren Kral Duncan derin bir uykuya dalınca Macbett’in erkekliğini kanıtlaması için kralı öldürmesini ister. Duncan’ın uşaklarını sarhoş edip cinayeti onların üzerine yıkar ve daha sonra da uşaklar Macbeth tarafından tanıklık edemesin diye de öldürülür. Kralın oğulları Malcolm ve Donalbain cinayetten işkillenerek ülkeyi terkedince kuşkuları kendi üzerine çeker ve böylece Macbeth kral ilan edilir.
Duncan’la birlikte uykuyu yani iç huzurunu kaybeden Macbeth’i bu seferde tahtı Banqouo’nun soyuna kaptıracağı endişesi sarar. Tuttuğu katiller Banqouo’yu çağırdığı şölende öldürür ama oğlu Fleance kaçıp kurtulur. Macbeth artık etrafında sevgi, dostluk ve sadakatin aksine ona korkudan saygı gösteren; kendisinden nefret eden bir insan yığını olduğunun farkındadır. Yazgısını öğrenmek üzere tekrar cadılara başvurur. Cadılar, Macduff’dan sakınmasını, kadından doğmuş hiçbir erkeğin onu yenemeyeceğini ve Birnam Ormanı Dunsinane Tepesi’ne ilerlemedikçe korkmaması gerektğini bildirir. Macduff’ın İngiltere’ye giderek Kral Duncan’ın oğlu Malcolm’la birleştiğini öğrenen Macbeth korkunç bir öfkeye kapılarak Macduff’ın karısını ve çocuklarını kestirir. Lady Macbeth artık uykusunda kalkıp gezinir, elindeki hayali kan lekesinden ve avucundaki kan kokusundan kurtulmaya çalışır. Ruhsal yönden zaten ölen Lady Macbeth aklını kaçırarak yaşamına son verir. Malcolm,Macduff ve askerleri Birnam Ormanı’ndan kestikleri dallarla örtünüp Dunsinane’e yürüyerek şatoyu kuşatır. Karısı ve çocuklarının intikamıyla yanıp tutuşan, annesinin karnı yarılarak dünyaya gelmiş Macduff çarpışmada mertçe savaşan Macbeth’i yener. Tahtın asıl varisi Malcolm kral ilan edilir.


Kambur, topal, çolak, vücudu eğri büğrü, güzellikten nasibini hiç almamış Gloucester Dükü Richard’ın; en büyük arzusu olan krallık tacını giyme uğruna başvurmayacağı yol yoktur. Richard ile taht arasında ağabeyi IV. Edward ve çocukları, öteki kardeşi Clarence Dükü durmaktadır. Kendini en büyük dostu olarak gösterdiği Clarence Dükünü tutuklatır ve öldürtür. Bağlı gibi gözüktüğü hasta kardeşi kral ise daha sonra Clarence’in acısıyla ölür. Kendi çıkarı için evlenmek istediği Lady Anne’in karşısında yanıp tutuşan bir aşık rolü oynayarak onu baştan çıkartır sonra da öldürtür. Çeşitli hilelerle ve attığı iftiralarla engel gördüğü Rivers, Vaughan, Grey, Hastings’i öldürtür. Halkın desteğini almak için çok dindar bir adam maskesi altında tahtı ele geçirir. Durumunu sağlamlaştırmak için kralın çocukları yani yeğenlerini Londra kalesinde sinsice katleder.Sonrasında talihi dönen Richard düşüşe başlar. Bosworth savaşından bir önceki gece, rüyasında öldürdüğü kişiler Richard’a tek tek lanet etse de yoluna devam eder.Ve üçüncü Richard, bütün gayretine rağmen Richmond Dükü tarafından öldürülür. Richmond Dükü, VII.Henry olarak tahta çıkar ve Richard’ın Lady Ann’den sonra kendine eş yapmaya çalıştığı Prenses Elizabeth’le evlenir.


Babası Danimarka kralı olan Hamlet Wittenberg Üniversitesi’de okumaktadır. Babasının ani ölümü nedeniyle Danimarka’ya döner ve çok sevdiği babası için yas tutmaya devam eder.Aradan iki ay gibi çok kısa bir zaman geçmesine rağmen annesi Gertrude, ölen kocasının kardeşi Claudius’la evlenir. Derinden yaralanan Hamlet, yeniden üniversiteye dönmek istese de amcası izin vermez. Bir gün, Hamlet’in yakın arkadaşı Horatio, babasının hayaletinin kale de gece nöbetçileri tarafından görüldüğünü söyleyince Hamlet babasının hayaletiyle konuşur. Babasının bir yılan sokması sonucu değil kardeşi tarafından zehirlenerek öldürüldüğünü öğrenir ve intikam sözü verir. Gerçeği iyice öğrenmek ve öc almak için uygun zamanı kollamak için deli rolü yapmaya başlar. Kralın danışmanı Polonius, kızı Ophelia’nın Hamlet’in mektuplarını geri çevirdiği, onunla görüşmeyi redettiği için prensin delirdiğini düşünür. Hamlet, gezginci bir oyuncu topluluğundan babasının ölümüne benzer bir konunun sarayda Kral ve Kraliçe’nin önünde oynamalarını ister. Oyun boyuca kralın heyacanın, davranışlarını gözler ve Cladius’un oyunun en can alıcı yerinde salonu terketmesi Hamlet’in cinayet konusundaki kuşkularını yokeder. Aynı gece annesiyle evliliği konusunda tartışan Hamlet, perdenin arkasında kendilerini dinleyen birini farkederek kılıcını perdeye saplar ve ölenin Polonius olduğu ortaya çıkar. Hamlet’in gerçekten deli olmadığını iyi bilen kral, Polonius’un ölümünü bahane ederek Hamlet’i gizli bir ölüm buyruğu ile İngiltere’ye gönderir. Durumu öğrenen Hamlet Danimarka’ya döner ve güvendiği tek kişi olan Horatio’ya haber verir. Bu arada, Ophelia babasının da ölümü üzerine çıldırmış;derede boğulmuştur.Cladius, Ophellia’nın kardeşi Leartes’i babasının ve kardeşinin ölümünden sorumlu olan Hamlet’e karşı kışkırtır. Kral ve Leartes ucu zehire batırılmış bir kılıç vuruşması düzenlerler. Kral her ihtimale karşı Hamlet için bir tas zehirli şarap da hazırlar. Fakat plan tersine işler. Ucu zehirli kılıç Hamleti yaraladığı gibi Leartes’i de yaralar. Hiçbir şeyden haberi olmayan Kraliçe zehirli içkiyi içer ve ölür. Leartes hazırladıkları oyunu anlatınca Hamlet geri kalan içkiyi zorla Cladius’a içirir. Böylece hepsi ölürler. Tüm gerçeklerin halka anlatılması için Horatius hayatta kalır ve Norveç Prensi Fortinbras düzeni sağlamak üzere krallığa el koyar.